Bu gezegende harika hissetmek istemeyen tek bir kişi bile yoktur. Ne yazık ki, çoğumuz yüksek enerjimizin, toksik enerjiye yenik düştüğü durumlarda bulunduk, dramalar, suçlamalar, korkularr... Bazen, başımızı dik ve kalbimizi açık tutmayı zorlaştıran bir çatışmanın ortasında mayın tarlasında yürüyormuşuz gibi hissedebiliriz.
Peki, doğal yüksek titreşimlerimize, yani doğası gereği olumlu, sevgi dolu, duygusal ve ruhsal olarak bağlı olma halimize nasıl geri dönebiliriz? Mandy Morris, The 8 Secrets to Powerful Manifesting ve Love... It's How I Manifest kitaplarının yazarı, Authentic Living'in kurucusu ve Hustle and Heart'ın kurucu ortağı, bu konuda uygulanabilir basit bir kaç madde öneriyor; Yargılamayın, uygun sınırlar belirleyin, kurban zihniyetini serbest bırakın
Dönüşümsel bir yolculuğa çıkan pek çok insan mutluluk bahçelerini davetsiz misafirlerden nasıl koruyabileceklerini merak eder. Ne kadar farkındalıklı ve ruhani olursak olalım, dedikoducu iş arkadaşları, kronik öfkeli akrabalar ve trafikte çıldıran yabancılar da dahil olmak üzere bize hayat ters köşe yapabiliyor. Bunlardan tamamen kaçınmak mümkün olmasa da, birkaç basit uygulamayla iç huzurumuzu koruyabiliriz.
Yüksek enerjimizi toksik enerjiden korumak sağlığımızı korumakla eşdeğer diyebiliriz. Enerjinizi temiz ve sağlıklı tutmak için zaten çalışıyorsanız, tükenmekten korunmak çok daha kolaydır.
Yargılamayın.
Toksik davranışlar çoğu zaman derin bir güvensizlik duygusundan kaynaklanır. Bu tür faaliyetlere başvuran kişiler genellikle kendilerini iyi hissetmezler, bu nedenle geçici de olsa kendilerini daha iyi hissetmek için bilinçli ya da bilinçsiz olarak saldırırlar. Akılda tutulması gereken bir diğer husus da, bazı insanların dedikodu yapmak gibi zehirli alışkanlıklara başkalarıyla bir bağ kurmak için başvurduklarıdır; psikologlar, "benzerlerimizle" birlikte olmaktan dolayı gardımızı düşürmekten kaynaklanan bir tür sosyal uyum olduğunu kabul etmişlerdir.
Düşük titreşimler sergileyen kişiyi yargılamamayı seçerek kötü alışkanlıkları henüz tomurcuk halindeyken engelleyebilirsiniz. Bunun yerine, kendinize bu kişinin daha iyisini bilmediğini ve ihtiyaçlarını sağlıksız bir şekilde karşılamaya çalışıyor olabileceğini hatırlatın. Eğer karşınızdakinin davranışını kişiselleştirmezseniz sizin içinde her şey daha kolay olacaktır. Karşınızdaki kişiyi yargılamak yerine ona sevgi ve huzur göndermeyi seçerek titreşimlerinizi yüksek tutabilirsiniz. Muhtemelen şu sözü biliyorsunuzdur: "Birine parmağınızı doğrulttuğunuzda, üç parmak da sizi doğrultur." Dolayısıyla, yargılar gündeme gelse bile, kendimizde yargıladığımız şeyleri başkalarında da yargılama eğiliminde olduğumuzu göz önünde bulundurarak bunları tersine çevirmek faydalı olabilir. Biraz içsel çalışma yapmanız gerekebilecek yerleri kabul edin ve kendinize özen ve şefkat gösterin.
Uygun sınırlar belirleyin.
Merak ediyor olabilirsiniz: Yüzüme karşı bağırıp çağıran birine nasıl sevgi gönderebilirim? Ya da sürekli şikâyet ederek ortamın havasını bozuyorlarsa?
Aslında, sınırları sağlam tutmak sevgiyi ifade etmenin önemli bir yoludur. Örneğin, birisi sesini yükseltiyorsa veya aynı karamsar hikayeleri anlatıyorsa, "Lütfen bu konuşmayı yapmak istememe saygı göster" gibi bir şey söyleyerek kendinizi kibarca uzaklaştırabilirsiniz. Kararınızı gerekçelendirmeye çalışmayın - sonuçta "hayır" tam bir cümledir ve bir neden göstermek zorunda değilsiniz.
Eğer karşınızdaki sizi seven biriyse, büyük ihtimalle sizi anlayacaktır. Enerjinizi korumak için gösterdiğiniz isteklilik, onları tekrar yüksek enerjiye kavuşturan veya kendilerini dönüştürme yolculuklarını başlatan tetikleyici bir unsur bile olabilir.
Kurban zihniyetinizi serbest bırakın.
Kendimizi kurban gibi hissettiğimizde, güçlü ve yüksek titreşimli bir zihniyette olmayız. Başkalarını suçlamakla o kadar meşgul oluruz ki, kendimize bu duruma nasıl katkıda bulunabileceğimizi veya gelecekte işleri nasıl farklı yapabileceğimizi sormayı unuturuz. Gerçekten hayati bilgileri kaçırma riskimiz de olabilir; çok fazla zorbalığa uğrayan biriyseniz, bu olumsuz deneyimi neden tekrar tekrar çektiğinizi anlamanız gerektiğinin bir işareti olabilir. Kurban gibi davranmaktan çıkıp durumu ele almalısınız ve bunu kabullenmek, hakettiğinizi düşünmek yerine dur demelisiniz.
Bu kendimizi aşağılamak için bir neden değildir ("yargılama yok" kuralı bizim için de geçerlidir!). Bu, kim olduğumuza dair en olumlu ve sevgi dolu algıyla uyumlu hale gelmenin bir yoludur.
Sorumluluğun bizde olduğu bir gerçeklik yarattığımızda, başkalarını affetmek (bu aynı zamanda toksik enerjinin üzerimizdeki etkisini de serbest bırakır) ve hak ettiğimizi bildiğimiz huzur ve iyiliği kendimize çekmek daha kolay hale gelir.
Laters!